image

PeyamaKurd- Alman Die Welt Gazetesi, seçim sonrası Türkiye'de yaşanan rejim değişikliğini ve “Türk tipi başkanlık sistemini“ yorumladı. Erdoğan‘ı George Orwell‘in “1984“ isimli kitabındaki karaktere benzeten Alman gazetesi, “Büyük Birader herkesi görüyor“ ifadelerini kullandı. Gazete Türkiye’de yeni bir devrin başladığını belirterek”Herkes herkesi ihbar edebilir” değerlendirmesini yaptı.

“Her şeye kendisi karar veriyor”

 “Türkiye‘deki seçimlerde Erdoğan, birinci turda mutlak çoğunluğu elde etti. Şimdi yapılan Anayasa değişikliğiyle başkanlık sitemi resmen yürürlüğe giriyor. Böylece Erdoğan, açık bir şekilde güç sahibi oldu. Erdoğan, başta polis ve asker olmak üzere 18 bin 600 kamu çalışanını ihraç etti.

Büyük bir aceleyle her şeye kendisi karar veriyor. Pazartesi günü tanıtılacak kabineyi bile kendisi oluşturdu. Artık başbakanlık kurumu olmayacak. Çünkü yapılan referandum, Erdoğan‘a, hem cumhurbaşkanı hem başbakan olma imkanını sağladı. Türkiye engellenmesi ve sınırlanması zor bir otorite eşiğine geldi.”

“Tek tehdit, devletin kendisidir”

Türkiye’nin geleceğine ilişkin de analizinde yer veren gazete  “Yakında birçok yargıç mahkeme önüne çıkarılacak. Erdoğan’ı karşısına alan gazeteciler keza hapishanelerde olacak. Zaten seçimler de gösterdi ki, parçalanmış muhalefet iktidar için tehdit oluşturmuyor. Şu anda Erdoğan için tehdit oluşturacak bir durum varsa, o da devlet aygıtının kendisi olabilir. Bu da sadece şu andaki başkanlık sistemi için değil bütün muktedirler için geçerli olan bir şey.

Osmanlıdan bu yana asker ve polis gücü, iktidar için önemli bir tehdit gücü oluşturuyor. Türkiye’de bir çok kez darbe ve darbe girişimi yapıldı. 2016’da Erdoğan’a karşı yapılan darbe girişimi, bunların beşincisini oluşturuyordu” ifadelerini kullandı.

“Kesin bir yorum yapamıyorlar”

Analiz yazısında, ihraç edilen polis ve asker sayıları hatırlatıldı ve şöyle devam edildi, “Bu temizliğin amacı, devlet kurumunda yer alan ve Gülen Hareketiyle bağlantısı olan bütün kişileri devlet aygıtından arındırmaktır. Erdoğan, darbe girişiminde Gülen’in parmağı olduğunu söylüyor ve onu suçluyor. Ancak uzmanlar bu konuda kesin bir yorum yapmaktan kaçınıyorlar. Ancak şu kesin bir şey ki Kemalistler, son darbe girişiminde önemli bir yer aldılar.

“Darbeyi kendi lehine kullanmayı tercih etti”

Erdoğan İslami gücü ise iktidarın bu çeperinden uzak tutmaya çalışıyordu. Ancak daha sonra askerdeki siyasi yapılanma değişime uğradı ve Kemalistlerin siyasi nüfuzunun zayıfladığı bir döneme girildi. Yargıda ve askeriyede ‘Gülenciler’ önemli bir itici güç konumuna geldi. Bu süreçte 2016 yılına kadar devam etti. Erdoğan, Kemalistler ve Gülenciler arasındaki gerilimi ve işbirliğini fark etti. Erdoğan, 2016’da ki darbe girişimi dahil olmak üzere bu süreci kendi lehine kullanmayı tercih etti.

Uzun zamandır hem Gülencilerin hem de Kemalistlerin siyasi nüfuzu yok denecek kadar azaldı. 2016’ dan bu yana, Erdoğan istediği her kişiye, istediği cezayı kesebildi. Ama öyle anlaşılıyor ki, bu Erdoğan’a yetmedi. 2007 yılından beridir sistematik olarak yapılan tutuklamalar, ihraçlar 1930’lu yıllarda Stalin’in yaptığı ‘temizliği’ hatırlatıyor. Burada söz konusu olan darbe girişimi değil, bir sistemin uygulanmasıyla ilgili sorunlar var.

“Kim ona karşı duracak?”

İfade ve düşünce özgürlüğü olmadığı için kimse muktedire karşı dikilecek cesareti bulamıyor. Kimsenin iktidarı sonsuza kadar sürmeyeceğine göre, her kişi şapkasını önüne koyup bir kez daha geriye dönüp bakmalı ve Erdoğan’ı getirdikleri pozisyonu bir kez daha düşünmeli. On binlerce insanın yargılanması, gündelik hayatta bir soru olarak duruyor: Kim Erdoğan’a karşı duracak? Öğrenciler, öğretmenler, memurlar, emniyet görevlileri, hepsi gözetlenecek, izlenecek ve fişlenmiş olacaklar.

“Yeni bir devir başlıyor”

Bu nasıl mı olacak? Bunlar, dolaylı olarak irili ufaklı istihbarat bilgileri üzerinde ihraçlara neden olacak. Emniyet, her durumda güvenlik kurumlarının itici gücü olarak görev yapıyor. Bu durumda her şey bir öğrenci vazifesi gibi yerine getirilecek. Mağduriyeti, bir öğretmen de bir öğrenci de yaşayabilir. Özcesi herkes ihbar edebilir, ihbar edilebilir. Ya da mahalleye kulak verilecek, komşun sana ihanet edebilir.

Türkiye’de yeni bir devir başlıyor: Büyük Birader herkesi izleyecek”